HUKUK DEVLETİNİN YAŞAMA GEÇİRİLDİĞİ, HUKUK GÜVENCESİNİN SAĞLANDIĞI BİR TÜRKİYE İÇİN" UYULMASI GEREKEN İLKELER

İSTANBUL BAROSUNUN ÖNDERLİĞİNDE HAZIRLANAN "HUKUK DEVLETİNİN YAŞAMA GEÇİRİLDİĞİ, HUKUK GÜVENCESİNİN SAĞLANDIĞI BİR TÜRKİYE İÇİN" UYULMASI GEREKEN İLKELER 50 MADDE HALİNDE YAYINLANMIŞTIR. BUNLARDAN BİR KISMINI AŞAĞIDA BİLGİNİZE SUNUYORUZ.
1. Anayasamıza, Ceza Muhakemesi Kanununa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve taraf olduğumuz diğer uluslararası antlaşmalara göre herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
2. Suçluluğu kesin hükümle sabit oluncaya değin herkes suçsuz kabul edilmek zorundadır. Suçsuzluk karinesi, anayasamızın ve yasalarımızın güvencesi altındadır.
3. Yasama, yürütme ve yargı organları, kişilerin suçsuzluk karinesinden yararlanma hakkını korumakla yükümlüdür. Basın ve yayın organları kesin hükümle mahkum olmamış kişileri toplum gözünde suçlu ilan edecek yayınlar yapamaz.
4. Hiçbir kamu görevlisi, bireylerin adil yargılanma hakkını ihlal edemez. Aksine davranan kamu görevlileri hukuki ve cezai açıdan sorumlu olacaklarını bilmelidirler. Ancak bu yolla, adil yargılanma hakkı hayata geçirilmiş olur.
5. Bireylerin savunma hakkı kısıtlandığı takdirde Hukuk Devleti giderilmesi olanaksız biçimde zarar görür.
6. Çağdaş ceza yargılamasında sanıktan delile gidilemez. Önce "olağan bir şüpheli" bulup, sonra onun aleyhine delil arayan uygulama bir hukuk devletinde olamaz.
7. Cumhuriyet savcısı ve onun emrinde görev yapan kolluk, şüpheli ve sanıkların lehindeki delilleri de toplamak ve savunma hakkını korumakla yükümlüdür.
8. Gizli tanık beyanı, adil yargılanmayı etkileyecek şekilde kullanılamaz. Gizli tanığın beyanına yalnızca yan delil olarak başvurulabilir.
9. Kişilere, haklarındaki suçlamalar, ayrıntılı olarak, işlendiği iddia olunan fiil, yani yaptıkları iddia edilen davranışlar, yer ve zaman da içerecek şekilde bildirilmelidir. Suçlama, suçlanan kişiye, mutlaka somut deliller gösterilerek açıklanmalıdır.
10. Demokratik bir hukuk devletinde herkesin düşündüğünü açıklama özgürlüğü vardır. Kişilerin ifade özgürlüğü çerçevesinde yaptıkları açıklamalar, yazdıkları yazılar, yönelttikleri siyasi veya bilimsel eleştiriler, bir suç örgütünün kurucusu, üyesi ya da yöneticisi olduklarının delili olarak ileri sürülemez.
11. Kişilerin yakalanarak gözaltına alınması sıkı kurallara bağlanmıştır. Bu kurallar, keyfi bir şekilde göz ardı edilerek, kişilerin özgürlükleri kısıtlanamaz.
12. Bir soruşturmada kişinin ifade vermesi gerektiğinde, onun davet edilerek ifadesinin alınması esastır. Kişinin, ifade vermek için yakalanması ve gözaltına alınması hukuka aykırıdır.
13. Yakalanan kişiye, hangi suç nedeniyle yakalandığı, üzerine atılı suç fiili ayrıntılı olarak açıklanmak suretiyle anlatılmalıdır.
14. Gözaltına alınan kişiler, insan onurunu zedeleyen koşullara ve davranışlara tabi tutulamaz, aç, susuz ve uykusuz bırakılamaz.
15. Poliste veya jandarmada susma hakkını kullanan kişiler, derhal Cumhuriyet Savcısının huzuruna çıkarılmak zorundadır. Susma hakkını kullanan bir kişinin gözaltı süresinin uzatılması eşyanın tabiatına aykırıdır. Aksine bir davranış, keyfi muamele ve kişi hürriyetini ihlal suçunu oluşturur.
16. Anayasal bir hak olan susma hakkı, şüpheli veya sanık aleyhine yorumlanamaz.
17. Kısa sürede bitirilebilecek işlemler üç veya dört güne yayılarak, kişiye son gün, son saatte, uykusuz, yorgun ve aç bir şekilde ifadesini almak kötü muameledir.
18. Aramada temel kural, "yakalanacak kimsenin" ve/veya "elde edilecek delilin" arama yapılacak yerde bulunduğu konusunda somut verilere dayanan makul şüphenin var olmasıdır.
19. Arama kararında, aramayı gerektiren bütün somut gerekçelerin, delilleriyle birlikte ortaya konulması hukuk devletinde kişilerin özel hayatının korunmasının vazgeçilmez ilkesidir. Dolayısıyla ne arandığı bilinmeksizin ve arama kararında açık ve somut olarak belirtilmeksizin bir şey bulunabileceği varsayım ve umuduyla arama yapılamaz.
20. Evi, işyeri, üzeri, aracı aranan kişiye, hangi suç nedeniyle arama işlemi yapıldığı, üzerine atılı suç fiili ayrıntılı olarak açıklanmak suretiyle bildirilmelidir. Arama kararının bir sureti kişiye mutlaka verilmek zorundadır. Gizlilik veya başka bir gerekçe ileri sürülerek arama kararının kişiye verilmesi zorunluluğu bertaraf edilemez.
21. Arama sonunda tutulan tutanağın bir sureti mutlaka kişiye verilmelidir. Elde edilen dijital verilerin kovuşturma aşamasında delil olabilmesi için, elde edildikleri anda kanunun ön gördüğü usul ve şartlarda yedeklemesinin yapılarak, bir örneğinin de mutlaka ilgililere verilmesine azami özen gösterilmelidir.
22. Arama sırasında kişinin avukatının hazır bulunması hiçbir şekilde engellenemez.
23. Aramanın yapıldığı her mekânda, her odada, arama anında şüphelinin ve avukatının bulunma hakkı vardır. Bu hak kısıtlanacak şekilde, aynı anda birkaç mekanda birden arama yapılamaz.
24. Polis ve jandarma, arama yapılan yeri bulduğu gibi bırakmak zorundadır. Arama yapılan mekan talan edilmiş görüntüsü verecek şekilde bırakılamaz.
25. Arama sonunda, yalnızca suçlama konusu fiille ilgili deliller olabilecek eşyaya el konulabilir. Sonradan değerlendirilmek üzere arama sırasında rastlanan her eşyaya el konulamaz. Aksine uygulama keyfiliktir, suç teşkil eder.
26. Tutuklama, çok sıkı şartlara bağlanmış bir koruma tedbiridir. Tutuklama, ceza yaptırımı gibi uygulanamaz ve tutukluluk süreleri uzatılarak infaza dönüştürülemez.
27. Tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarında mutlaka gerekçe bulunmalıdır. "Dosya içeriği", "suçun vasıf ve mahiyeti", "kaçma veya delilleri karartma şüphesinin varlığı"ndan ibaret soyut cümleler tutuklama gerekçesi olamaz. Tutuklama kararında mutlaka, şüpheli veya sanık hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren deliller açıklanmalı, hangi davranışlarının kaçma şüphesini veya delilleri karartacağı tehlikesini gösterdiği ortaya konulmalıdır.
28. Tutuklama, son çaredir. Yurt dışına çıkma yasağı, teminat gösterme gibi adli kontrol tedbirleriyle amaca ulaşılabilecek hallerde tutuklama kararı verilir ise, kişi hürriyeti hukuka aykırı olarak ihlal edilmiş olur.
29. İddianamede, kişiye isnat edilen suçla ilgisi bulunmayan telefon görüşmelerine, sair belgelere ve tanık anlatımlarına yer verilmesi özel hayatın gizliliğini açıkça ihlal eder. Aksine davranışlar suç oluşturur.
30. Telefon dinleme tedbiri kişilerin özel hayatına bir müdahale olduğu için, kanundaki şartların tamamı oluşmadan uygulanmamalıdır. Bu tedbirin son çare olduğu dikkatten kaçırılmamak gerekir.
31. Temel hak ve özgürlüklerin temel güvencesi, usul kurallarıdır. Usul kurallarına uyulmadan, uyuşmazlığın esası doğru çözülemez. Usul kuralları, esasa feda edilemez ve hafife alınamaz.
32. Ceza soruşturmasını Cumhuriyet Savcısı yönetir. Kolluk görevlileri soruşturmayı yönlendiremez, hakim ve mahkemelerden doğrudan talepte bulunamaz. Hakim ve mahkemeler, hukuka aykırı talepleri reddetmek zorundadırlar.
33. Bir soruşturma, toplumu sürekli tedirgin edecek, bireyleri endişeye sürükleyecek yaygınlık, genişlik ve süreklilikte yapılamaz.
34. Ceza davaları her türlü anayasal ve yasal güvence sağlanarak, en kısa sürede bitirilmelidir. Aylarca tutuklu kalınarak duruşma beklemek, adil yargılanma hakkı ile bağdaşmaz.
35. Ceza yargılaması kurallarına uyulmaması suçtur. Kurallara uymayan kamu görevlileri hakkında ilgili makamların derhal harekete geçerek adli ve idari soruşturma başlatması gereklidir. Hukuk devleti başka türlü korunamaz. Yargıya güven başka türlü sağlanamaz. Sektör Dergisi : Onduline Dünyası

Av. Dr. Başar Yaltı
[email protected] | 0212 347 22 41
Cemil Aslan Güder Cad. Mobil Sit. Eser Apt. No:13/7 Gayrettepe, İstanbul