CEZA MUHAKEMESİ KANUNU VE HAKLARIMIZ
Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde, ceza hukukuna ilişkin üç temel yasa gözden geçirilerek yenilenmiş bulunmaktaadır. Hangi eylem ve davranışların suç olduğunu gösteren Türk Ceza Yasası, suç işlediğinden kuşku duyulanların nasıl yargılanacağını düzenleyen Ceza Muhakemesi Yasası ve mahkemeler tarafından verilen ceza kararları ve güvenlik önlemlerinin nasıl yerine getirileceğini düzenleyen cezaların infazı ile ilgili Yasa, TBMM tarafından kabul edilerek bir süre önce yasalaşmıştır. Bu yasalar, 01 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu yazıda, Avrupa Birliği'nin insana değer veren ve onu koruyan genel yaklaşımına uygun olarak çıkartılan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK), kişilere sağladığı güvenceler ve getirdiği bazı yenilikler hakkında kısa bilgiler vereceğiz.
CMK na göre, bir suça ilişkin delil elde etmek için, insan vücudundan kan veya cinsel salgı gibi örnekler alınmasına, polis değil, hakim veya mahkeme karar verecektir. Acele durumlarda Cumhuriyet savcısı da buna karar verebilecektir. Yasaya göre, üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda kişi üzerinde beden muayenesi yapılamaz; kişiden kan, saç, tükürük, tırnak, cinsel salgı gibi örnek alınamaz. (m.75).
Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya hakim kararıyla, fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve ayak izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur. (m.81)
Herkes, suç işlerken gördüğü şüpheliyi yakalayarak polise teslim edebilir. Polis, yakaladığı kişiye kanuni haklarını (bazı film sahnelerinde izlendiği gibi) derhal bildirmek zorundadır.(m.90)
Yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, itiraz mümkündür. (m.91)
Yakalanan kişi, hakkında kamu davası açılmış ise hemen yetkili mahkemeye; kamu davası açılmamış ise, en yakın sulh ceza hakimliğine götürülür. Mahkeme, aynı gün yakalananın serbest bırakılmasına veya adli kontrol altına alınmasına veya tutuklanmasına karar verir. (m.94)
Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Kanun, hangi suçların işlenmesi halinde tutuklama kararı verilebileceğini sayarak belirtmiştir. (m.100)
Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin (avukatın) yardımından yararlanır.(m.101)
Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok altı aydır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. (m.102)
Ceza Muhakemesi Kanunu, Adli Kontrol, adı altında yeni bir düzenleme getirmektedir. Buna göre, CMK 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilecektir.(m.109)
Adli kontrol, şüphelinin denetim altına alınması anlamındadır. Hakim tarafından verilen kararda belirtildiği taktirde, adli kontrol altına alınan kimseler; yurt dışına çıkamaz, hakim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurarak kimliğini ibraz eder, hakimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uyar, araç kullanamaz, gerektiğinde sürücü belgesine el konulabilir, özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi tutulabilir, kendisinden parasal güvence ödemesi istenebilir, silah bulundurması veya taşıması engellenebilir, aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve mahkum edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermesi istenebilir.
Adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir. (m.112)
Hakim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir. Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.(m.114)
CMK nın getirdiği yeni düzenlemelerden bir başkası ise telefon dinlenmesinin nasıl olacağı hakkındadır. Buna göre, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli kuşkuların varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir ve kayda alınabilir. Şüphelinin çok yakınlarıyla olan iletişimi kayda alınamaz. Dinlemeye ilişkin alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur. Dinleme işleme ancak, Kanunda belirlenmiş önemli suçlar bakımından uygulanabilir: (m.135)
CMK nın getirdiği çok önemli bir başka yenilik de, Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kanuna aykırı işlemler yapılması halinde, kişilerin, uğradıkları maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilmeleridir. İstenilecek tazminatın koşulları yasada belirtilmiştir. (m.141, 142)
Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye rücu eder.(m.143)
CMK nun getirdiği bir başka önemli yenilik, ceza yargılamasına uzlaşmanın girmiş olmasıdır. Türk Ceza Kanununda belirtilen belli bazı suçlar bakımından, Cumhuriyet Savcısı ceza dava açmadan önce, tarafların kabulü ve suç failinin eyleminden doğan maddi ve manevi zararları ödemesi koşuluyla, bir avukatı uzlaştırıcı olarak atayacaktır. Uzlaşma sağlanırsa, Cumhuriyet Savcısı kamu davası açmaz, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir. (m.253) Bu aşamada uzlaşma sağlanamaz dava açılırsa, uzlaştırma işlemi Mahkeme tarafından da yapılabilir. (m.254)
Av. Başar Yaltı Sektör Dergisi : Onduline Dünyası